Böylelikle bir fürû-i fıkıh eseri olan el-Âlemgîriyye’deki devlet başkanı tasavvuru tespit edilmeye çalışılmıştır. Metinde devlet başkanına yönelik somut atıflar cuma ve cenaze namazıyla ilgili meseleler başta olmak üzere zekât, nikâh, talâk, had, siyer, edebü’l-kâdî, ikrah, cinayetler gibi fıkhın farklı alanlarında yer almıştır. Bu bölümlerde ele alınan meselelerde dönemin siyasal ve hukuki düzenlemelerine dair bazı işaretlere de rastlanmıştır. Çalışmada devlet idaresine işaret eden hükümler bütün olarak ele alınarak el-Fetâva’l-Hindiyye özelinde fıkıh-siyaset ilişkisinin ortaya konması hedeflenmiştir.
Elif KELEŞBu çalışma, Kureyşîlik şartını çeşitli açılardan yeniden değerlendirerek bu şartın yol açtığı meşruiyet sorunlarına alternatif çözümler sunan mezkûr yaklaşımlara odaklanmaktadır. Makalenin temel iddiası, Kureyşîlik şartının yol açtığı meşruiyet sorunlarının ulema tarafından bütünüyle görmezden gelinmediği, ayrıca bu soruna yönelik geliştirilen çözüm arayışlarının ulemanın siyasî gerçeklikleri yakından takip ederek bu gerçeklikleri yönlendirme arzusunun bir yansıması olarak değerlendirilebileceğidir.
Müddesir DEMİRBu çalışmada, başlangıçta Müslümanlar arasında inanç ve dini pratikler düzleminde var olduğu düşünülen yozlaşmaya bir tepki olarak İslam’ın en saf haliyle yaşanılabilir kılınmasını amaç edinerek ihyacı bir söylemle teşekkül eden Vehhabiliğin, Suud ailesi ile kurduğu ittifakın akabinde nasıl siyasal bir karakter kazandığını, tevhid, ulu’l-emre itaat, emr-i bi’l ma’rûf ve nehy ‘ani’l münker, bid’at ve el-velâ’ ve’l-berâ’ gibi Vehhabiliğin temel düşünce esasları üzerinden gösterilmeye çalışılacaktır. Çalışma, Vehhabiliğin temel düşünce esaslarının bu ittifakla ilişkili olarak zaman içinde teopolitik bir söyleme evrildiği iddiası üzerine inşa edilmiştir. Bu iddia çerçevesinde çalışma, Vehhabiliğin belli başlı temel düşünce esaslarının zaman içinde dini anlam boyutlarının ötesine geçerek politik anlam boyutları da taşımaya başladığını göstermeyi amaçlamaktadır.
Nurullah ÇAKMAKTAŞİslam’da tasavvuf tarikatları, kurulduğu 12. yüzyıldan bu yana “olgun insan” yetiştirmek iddiasında olan mistik gruplardır. Bu tarikatlarının vazgeçilmez unsurlarından biri de şeyh/üstat ile derviş/mürit arasındaki ilişkidir. Öyle ki, sufilere göre manevi bir rehbere bağlanmadan gerçek manevî ilerleme mümkün değildir. Bu makalede günümüz Türkiye’sinde şeyh-derviş ilişkisinin nasıl yaşandığı incelenecektir.
Burcu SAĞLAM SARIKAYA