Okuyucuya sunulan bir metin yazarın aidiyetlerinden kopuk değilse de metnin bağlamı kendisini okura yeniden açar. Açıklama ve anlama arasındaki gerilim, örneğin metne hem katılma hem direnme, metnin nesnelliğinin de direnmesi, yani kavramları sahiplenmede başa çıkma gerilimi salt çatışma ya da uyumdan çok iç içe ve karşılıklı bir faaliyet olarak devam eder. Bu bağlamda metnin anlamı “iki arada”dır, sabitlenmemiştir. Aşırı yorum sorunu ya da rasyonel açıklamanın okuyucuya set çekmesi arasındaki gerilimin hermenötik dengesi, iki tarafa rastgele özgürlükler atfetmekle çözülmez. Eserin temel sorularından olan aidiyet (appartenance) ve mesafeleşme (distanciation) ilişkisi oldukça kırılgan bir meseleye de ışık tutar: Örneğin aidiyetlerimiz hangi aşamada kimlikçiliğe dönüşür? Kimlikçilik eleştirisinin diyalektik kutbu olarak yöntemsel bir nesnelliğin sınırları nerede başlar ve biter? Selami Varlık’ın eseri “ya (…) ya da” ikiliğine mecbur olmadığımıza dair olanaklara mercek tutuyor. Üstelik bu denge arayışı gerilimsiz bir melezlik övgüsü yerine çatışma riskini daima saklı tutmayı öneriyor.
Tuğba Ekinci