İslam siyaset düşüncesinin temel kaynaklarının başında fıkıh eserleri bulunmaktadır. Nitekim fürû-ı fıkıh eserleri ve fıkıh literatürünün diğer türlerinden olan ahkâm-ı sultâniyye, harâc, emvâl, siyaset-i şer‘iyye gibi eserlerde başlı başına bir siyaset düşüncesi ve dolayısıyla devlet başkanı tasavvuru ortaya koyulmaktadır. Esasında şer‘î hitaba dayanan fıkıh ilmi devlet kontrolünden bağımsız olarak, bir yasa oluşturma kaygısı olmaksızın sivil hukukçular (fukahâ) tarafından ele alınarak geliştirilmiştir. Fıkhın bu hususi teşekkül biçiminden dolayı fıkıh eserlerinde siyaset ve devlet tasavvurunun gelişmediği şeklinde yanlış bir kanaat ortaya çıkmıştır. Bu kanaatin yanlışlığını gösteren olgu ise hemen tüm fıkıh eserlerinin birçok bölümünün satır aralarında siyaset düşüncesi ve devlet başkanlığına dair anlatımların bulunması ve çoğu fıkhî meselenin devlet başkanıyla ilintili olarak ele alınmasıdır. Bu çalışmanın amacı, son dönemin önemli hanefî fakihlerinden İbn Âbidîn’in (ö. 1836) fıkıh faaliyeti içerisinde değindiği devlet başkanı tasavvurunu, onun en önemli eserlerinden biri olan Reddü’l-muhtâr çerçevesinde ele almaktır. Bu minvalde çalışmamızın ana temasını Reddü’l-muhtâr bağlamında fürû fıkıh eserlerinde devlet başkanı tasavvuru oluşturmaktadır. Çalışmamızda, Reddü’l-muhtâr’da daha tafsilatlı değerlendirmelere konu olabilecek İslam siyaset düşüncesine dair hususlardan bir kısmı, sınırlı bir katkı olması amacıyla ele alınacaktır. Böylece ahkâm-ı sultaniye literatürü dışındaki fürû fıkıh eserlerinin de İslam siyaset düşüncesinin önemli birer kaynağı olduğu iddiası temellendirilecektir.
Emrullah AYGÜN