İslam’da tasavvuf tarikatları, kurulduğu 12. yüzyıldan bu yana “olgun insan” yetiştirmek iddiasında olan mistik gruplardır. Bu tarikatlarının vazgeçilmez unsurlarından biri de şeyh/üstat ile derviş/mürit arasındaki ilişkidir. Öyle ki, sufilere göre manevi bir rehbere bağlanmadan gerçek manevî ilerleme mümkün değildir. Bu makalede günümüz Türkiye’sinde şeyh-derviş ilişkisinin nasıl yaşandığı incelenecektir. Üç tasavvuf grubunun (Nakşibendilerin İskenderpaşa ve Erenköy kolları, ve Mevleviler) otuz üyesiyle yaptığım derinlemesine görüşmelerden elde edilen verileri kullanarak şu sorulara cevap arayacağım: (1) Dervişler şeyhleriyle nasıl ve hangi vasıtalarla iletişim kuruyorlar? (2) İlişkileri sürdürmek için kullanılan yeni ve eski teknolojiler neler? (3) Şeyh-derviş ilişkilerindeki değişen unsurları nasıl meşrulaştırıp gelenekle ilişkilendiriyorlar? (4) Nasıl bir ideal şeyh-mürit ilişkisi tasavvur ediyorlar? Karşılaştırmalı ve tarihsel bir yaklaşıma, betimleyici analize ve söylem analizi yönteminin kısmi kullanımına dayanan araştırma sonuçları, günümüzdeki şeyh-mürit ilişkilerinin bazı temel stratejilerini göstermektedir: (1) yüz yüze ilişkilerin vurgulanması, (2) tarikat büyükleriyle metinler yoluyla iletişimin tercih edilmesi, (3) manevi bağın ve rabıtanın öne çıkması (4) radyo, internet yayını, televizyon ve kitap gibi iletişim araçlarının tercih edilmesi ve (5)aile ilişkilerinin önemi. Bu makale hem modernitenin etkisinin hem de şeyh-derviş ilişkisinin çeşitlenmesini sağlayan siyasi süreçlerin önemini vurgulayacak ve böylece çağdaş tasavvuf çalışmalarına ampirik bir katkı sunacaktır.
Burcu SAĞLAM SARIKAYA