.

Dîvân dergisi, 10. sayısında da ifade edildiği gibi, 2001 yılı sayılarını oluşturan 10 ve 11. sayılarını ağırlıklı olarak İslam düşüncesi ekseninde yer alan çalışmalara ayırmıştı. Bir önceki sayımızda daha çok İslam düşünce serüveni ele alınmış ve İslam düşünce mimarlarının eser ve görüşlerine yer verilmişti. Bu sayıda, hem İslam tarihi içindeki düşünce yolculuğu sürdürüldü, hem de bu düşüncelerin İslam tarihi içinde ortaya koyduğu pratikler öne çıkarılmak suretiyle tartışmaya devam edildi. Biliyoruz ki asırlar önce başlayan bu hayırlı tartışma burada bitmeyecek ve devam edecektir.
10. Sayımızda sözü edilen serüvenin daha çok Arap ekseni üzerinde bir yoğunlaşma olmuşken, bu sayıda İran ekseninin biraz daha öne çıkarıldığı gözlerden kaçmayacaktır. Kuşkusuz esas olan, bütün İslam coğrafyalarının düşünsel birikimlerini sayfalarımıza taşıyabilmektir. Dîvân oluşturduğu gelenek içinde bu işlevi büyük ölçüde yerine getirmeyi hedef olarak önüne koymuş bulunmaktadır.  Şimdi bu duygular içinde hazırladığımız 11. sayımızda yer alan çalışmaların kısa künyelerini vermeye gayret edeceğiz.
11. Sayımıza, çağdaş İslam düşüncesinin yaşayan en önemli temsilcilerinden biri olan Seyyid Hüseyin Nasr'ın Kulluk Edilecek, Sevilecek ve Bilinecek Hakikat: Allah isimli makalesiyle başlıyoruz. Nasr, 2000 yılında Bilim ve Sanat Vakfı'nda yaptığı bir konuşmadan hareketle hazırladığı bu çalışmada, kişisel serüvenini de katarak 'İlahi Hakikat' arayışını anlatmaktadır. İslamda Tanrıya yaklaşmanın üç ayrı biçimi ve kademesi olan Allah korkusu, bilgisi ve sevgisi ve bu üç durak arasında, klasik metinlerdeki karşılıkları olan mehafet, marifet ve muhabbet kavramlarını da hatırlatarak yapılan temel ayrım, çalışmanın özünü teşkil etmektedir.
Nasr aynı kavramları tahlil ederken genel olarak Batı düşüncesi, özel olarak Hristiyanlık ve Yahudilikle karşılaştırmalar yaparak, bir adım daha atıp 'varlık' ve 'gerçeklik' üzerinde durmaktadır. Pür akademik kaygılarla kaleme alınmayan bu makalede Nasr sohbet tadında bir üslupla Tanrı'nın ilk ve her şeyin kaynağı olduğu ve ondan geldiğimiz; son olduğu ve nihayet ona döneceğimiz gerçeğini, adeta okuyucu karşısında oturup onu dinliyormuş gibi, aktarmaktadır.
Nasr'ın makalesini Cengiz Kallek'in Şîa Kamu Maliyesi Literatürü başlıklı çalışması takip etmektedir ki, Şîa kökenli İslam düşünce geleneğinin ekonomik boyutunu ele alması bakımından son derece manidardır. Kallek oldukça zengin bir kaynak taramasından sonra kaleme aldığı çalışmasında 11. yüzyıldan başlayarak 16. yüzyıla kadar Şiîlerin kurdukları devletlerde malî yapının nasıl olduğu, devlet-maliye-toplum ilişkisinin nasıl şekillendiğini Kerekî, Katîfî, Erdebîlî ve Şeybânî gibi alimlerin görüşlerini öne çıkarmak suretiyle incelemektedir. Ayrıca tüm zamanlar önemli bir tartışma konusu olmuş ve günümüzde de olmaya devam eden devlet/iktidar karşısında alimin duruşuna, ilginç örnekler vererek dikkat çekmektedir.
Bu sayının üçüncü yazısı Abdülhamit Biriışık'a ait ve Kur'ân'da İç Bütünlük: Islâhî'nin Tefsir Yöntemi başlığını taşıyor. Hint alt kıtasında yetişen önemli ilim adamlarından biri olan Emin Ahsen Islâhî'nin 'Tedebbür-i Kur'ân' isimli tefsirinin yanısra usule dair çalışmalarıyla da tanınıyor. Birışık araştırmasında, Hint alt kıtasının tefsir tarihini özetledikten sonra Islâhî'nin hayatını, tefsirini ve diğer çalışmalarını anlatıyor. Islâhî'nin tefsirinde kullandığı 'Kur'ân'ın kendi kendini tefsiri' şeklinde özetlenebilen yöntemi, Birışık'ın çalışmasının esasını teşkil ediyor.
Makaleler bölümünde yer alan son çalışma Kasım Şulul'un İslam Düşüncesinde Tarih Felsefesi başlığını taşıyan yazısı. Şulul çalışmasında öncelikle bir kavram olarak tarihin Kur'an, hadis ve kelam literatüründe nasıl yer aldığını açıklıyor ve arkasından bir İslam Tarih Tasavvuru tanımı yapmayı deniyor. Bu tanımı yaparken de İslam Tarih Felsefesi içine girebilecek eserler ve bu eserlerin yazarlarının görüşlerini anlamlı bir hiyerarşi içinde sıralıyor.  Bu çerçevede İbn Haldun, Kafiyeci, Bîrûnî, Taberî, Mes'ûdî, Mağribî, Reşidüddin ve Mirhond gibi isimlere değinerek bir İslam Tarih Felsefesi literatürü özeti sunuyor.
Araştırma notları kısmında iki çalışma yer alıyor. İlki Dîvân okuyucularının aşina olduğu bir isim: Şakir Kocabaş. Kocabaş Kur'an ve Hadislerde Kıyamet Günü başlıklı çalışmasında ayet ve hadislerde yer alan tasvirlerden hareket ederek kıyamet günüyle ilgili tutarlı ve tafsilatlı bilgi edinme imkanlarını araştırıyor. Temel itibarıyla ayetleri esas alan, buna karşılık hadislere daha az yer veren incelemesinde aynı zamanda kavram tahlilleri de yapıyor. İslam ilim geleneğinde tartışmalı konulardan biri olan kıyamet kavramını, tartışmalara hayırlı bir katkı olması dileğini de vurgulayarak tartışıyor Kocabaş.
Araştırma notlarında yer alan ikinci inceleme, yine Dîvân okuyucuları için tanıdık bir isim olan Mehmet Özşenel'e ait: Bir Kemâlin Hikayesi: el-Makdisî'nin el-Kemâl fî Esmâi'r-Ricâl'inin Dört Asırlık Serüveni. Özşenel araştırmasında meşhur hadis alimi el-Makdisî'nin Kütüb-i Sitte ravileri hakkında tasnif ettiği 'el-Kemâlfî Esmâi'r-Ricâl' isimli eserini örnek alarak İslam kültüründe belli eserler üzerinde nasıl yoğunlaşıldığını ve bunun nasıl zengin bir literatüre vesile olduğunu ortaya koyuyor.
Yazma ve kitap tanıtımı kısmında iki imza görüyoruz. Geçen sayımızda da bir tanıtımını yayınladığımız Şükran Fazlıoğlu'nun bu sayımızda tanıttığı yazma "Kasîde fî Medhi Sultan Bayezid" adını taşıyor. Fazlıoğlu Mekkeli Şair İbnu'l-Uleyf'in Sultan II. Bayezid'e Yazdığı Kasîde başlığını koyduğu tanıtım yazısında, 15. yüzyılın sonu ve 16. yüzyılın başlarında İbnu'l-Uleyf adıyla hatırı sayılır bir ün yapmış olan Mekkeli bir şairin II. Bayezid'in şahsında bütün Osmanlı yöneticilerini nasıl övdüğünü anlatıyor. Edebî değeri yanında, Türk-Arap ilişkileri tarihi açısından da önemli olan bu yazmanın konusunu teşkil eden kaside Fazlıoğlu'nun güzel tercümesiyle geliyor önümüze.
Mahmut Erol Kılıç imzasını taşıyan ikinci yazı ise Seyyid Hüseyin Nasr Hakkında Bir Konferans İki Kitap başlığını taşıyor. Tanıtılan bu çalışmalardan birincisi ?Beacon of Knowledge: A Conference Honoring Professor Seyyed Hossein Nasr? başlığını taşıyan ve George Washington Üniversitesi tarafından 2001 yılında düzenlenen bir konferans. İkincisi, 2001'de yayınlanan ve L. Edwin Hahn, Randall E. Auxer ve Lucian W. Stone üçlüsü tarafından Library of Living Philosophers dizisi için hazırlanan "The Philosophy of Seyyed Hossein Nasr". Kılıç'ın tanıtımını yaptığı diğer kitap ise "Knowledge is Light: Essays in Honor of Seyyed Hossein Nasr" başlığını taşıyor ve 1999 yılında Chicago'da basılmış. Zeylan Morris tarafından hazırlanan bu eser aslında S.H. Nasr'ın 66. Yaş gününde kendisine verilen bir yaş günü hediyesi. Kitapta yer alan makaleler Nasr'ın öğrencileri tarafından kaleme alınmış.
Dîvân bu sayısında da geleneğini bozmuyor ve son çalışma olarak bir bibliyografyaya yer veriyor. Harun Anay'ın bibliyografya çalışmalarının bir devamını oluşturan bu çalışma İslam Düşüncesi ve Batı Felsefesiyle İlgili Farsça Yüksek Lisans ve Doktora Tezleri başlığını taşıyor. Başta Tahran olmak üzere İran'daki üniversitelerde yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkan çalışmada 418 adet yüksek lisans ve doktora tezinin tafsilatlı künyesi veriliyor. Bir İslam düşüncesi literatürü oluşturma çabası açısından bu tür çalışmaların önemi izahtan varestedir.
Bir sonraki sayıda buluşmak dileğiyle...

Dîvân İlmî Araştırmalar



Yorum yazın

Yorum yapmak için giriş yapın.