İmparatorluktan ulus devlete geçişte Akçura, Gökalp ve Mustafa Kemal'in yeni siyaset arayışları
Osmanlı İmparatorluğu'nun XIX. yüzyıldan itibaren milliyetçi hareketler karşısında yaşadığı coğrafî küçülmeler ve toprak kayıpları siyasî iktidarın yapısını dönüştürdü ve aynı zamanda yeni siyasî arayışlara ve fikrî yönelişlere meşru bir gerekçe oluşturdu. Bütün bu acı ve ağır tecrübeler, Türkiye'nin günümüze değin süren kimlik siyasetini derinden etkiledi. Bu sürecin sonucunda siyasal aktörlerin arzuladıkları kimlik ve kabul ettikleri siyaset büyük ölçüde milliyetçilik oldu. Milliyetçilik aynı zamanda Türkiye'deki siyasî Batıcılığın da en önemli izleğidir. 1904 yılında Akçura'nın yazdığı yazılarda belirsiz ve muhayyel bir fikir iken, Gökalp'in 1913'te kaleme aldığı yazılarda belirginleşen ve nazarî çerçevesi oluşturulmaya çalışılan ve mümkün bir fikre evrilen milliyetçilik, M. Kemal'in 1923'te Cumhuriyeti ilan edişi ile birlikte yeni ulus devletin reel politiği haline gelebileceğinin ilk işaretlerini vermiştir. Bu makalede, küçülen sınırlar, daralan ufuklar ve tüketilen kimlikler arasında imparatorluktan ulus devlete geçişte milliyetçiliğin belirgin etkisi Yusuf Akçura'nın "Üç Tarz-ı Siyaset", Ziya Gökalp'in "Üç Cereyan" ve Mustafa Kemal'in "Milli Siyaset" tanımlamalarından hareketle ele alınmaya çalışılmaktadır.
Faruk DENİZ
Yorum yazın
Yorum yapmak için giriş yapın.