.

Yir­mi dört ve yir­mi be­şin­ci sa­yı­la­rın­da Meş­ru­ti­yet ko­nu­su­nu ele alan Dî­vân: Di­sip­lin­le­ra­ra­sı Ça­lış­ma­lar Der­gi­si’nin yir­mi al­tın­cı sa­yı­sı, si­ya­sî dü­şün­ce­ler ta­ri­hin­den, 17. yüz­yıl Os­man­lı si­ya­sî ta­ri­hi­ne, yi­ne ay­nı yüz­yıl­da Os­man­lı’da ce­re­yan eden fa­iz ve mu‘ame­le-i şer‘iy­ye tar­tış­ma­la­rın­dan 1909’da Meş­ru­ti­yet’e kar­şı Ha­lep-Ko­so­va hat­tın­da or­ta­ya çı­kan is­ya­na, Cum­hu­ri­yet son­ra­sı ya­şa­nan hi­la­fet tar­tış­ma­la­rın­dan eği­tim ta­ri­hi­ne ka­dar ge­niş bir ala­nı kap­sa­yan al­tı ma­ka­le ya­nın­da ki­tap ve sem­poz­yum de­ğer­len­dir­me­le­riy­le oku­yu­cu­la­rı­nın kar­şı­sın­da.

Bu sa­yı­nın ilk ya­zı­sı Enes Ka­bak­cı ve Öz­gür Ada­dağ’a ait: “Is­lah­tan Dev­ri­me: Tan­zi­mat’tan Cum­hu­ri­yet’e Os­man­lı-Türk Si­ya­sî Dü­şün­ce­sin­de De­ği­şim Al­gı­sı”. 19. yüz­yı­lın ba­şın­dan 20. yüz­yı­lın ilk çey­re­ği­ne ka­dar uza­nan sü­reç­te Os­man­lı-Türk si­ya­sal elit­le­ri­nin top­lum ve si­ya­set al­gı­la­rın­da önem­li de­ği­şim­ler göz­lem­len­di­ği var­sa­yı­mın­dan ha­re­ket eden Ka­bak­cı ve Ada­dağ, ça­lış­ma­la­rın­da son dö­nem Os­man­lı ve ilk dö­nem Cum­hu­ri­yet elit­le­ri­nin top­lum­sal ve si­ya­sal de­ği­şi­mi de­ğer­len­dir­me­le­rin­de göz­lem­le­nen fark­lı­laş­ma­la­rı, bu elit­le­rin da­ğar­cık­la­rın­da önem­li yer tu­tan den­ge, ahenk, ıs­lah, dü­zen, iler­le­me, in­kı­lap vb. kav­ram­lar çer­çe­ve­sin­de in­ce­li­yor­lar. Ya­zar­la­ra gö­re 17. yüz­yıl­dan iti­ba­ren Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu’nun ya­şa­dı­ğı güç kay­bı­na bağ­lı ola­rak var olan ya­pı­nın sor­gu­lan­ma­ya baş­la­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir. Bu sor­gu­la­ma sü­re­cin­de Os­man­lı dev­let adam­la­rı so­run­la­rı tes­pit edip bun­la­ra çö­züm ara­ma­ya baş­lar. Ge­ti­ri­len çö­züm öne­ri­le­ri, için­de bu­lu­nu­lan du­rum ile da­ha ön­ce­ki ide­al du­rum ara­sın­da­ki sap­ma­nın gi­de­ril­me­si­ne da­ya­lı­dır: Ah­la­kî bir ye­ni­len­me­nin, te­mel be­lir­le­yi­ci­ler olan örf ve şe­ri­a­ta sa­dık kal­ma­nın, geç­miş­te­ki usul ve ni­zam­la­ra ge­ri dön­me­nin ge­rek­li­li­ği be­lir­ti­lir. Ya­ni söz­ko­nu­su çö­züm öne­ri­si es­ki ya­pı­nın tek­rar ku­rul­ma­sı­nı amaç­la­yan bir de­ği­şim an­la­yı­şı­nı yan­sı­tır. 18. yüz­yıl­dan iti­ba­ren ise im­pa­ra­tor­lu­ğa da­ir so­run­la­rı or­ta­ya koy­ma şek­li ve on­la­ra ge­ti­ri­len çö­züm öne­ri­le­ri­nin içe­ri­ği, bir ön­ce­ki dö­ne­me gö­re fark­lı­lık gös­ter­me­ye baş­lar. Bu­nun te­mel se­be­bi bu yüz­yıl­dan iti­ba­ren ve -gi­de­rek ar­tan bir şe­kil­de- 19. yüz­yıl bo­yun­ca Ba­tı’nın Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu men­sup­la­rı ta­ra­fın­dan bir­çok alan­da mo­del ola­rak alın­ma­ya baş­la­ma­sı­dır. İki as­ra ya­yı­lan ve mo­dern­leş­me/Ba­tı­lı­laş­ma ola­rak da ni­te­le­nen bu sü­re­ce ya­kın­dan ba­kıl­dı­ğın­da, ge­rek mu­ha­le­fet­te ge­rek yö­ne­tim ka­de­me­sin­de bu­lu­nan­la­rın ge­nel ola­rak ta­rih al­gı­la­rı­nın, özel­de ise top­lum­sal ve si­ya­sal de­ği­şi­me ba­kış­la­rı­nın na­sıl bir ev­rim gös­ter­di­ği­ni gör­mek müm­kün­dür. 18. yüz­yı­la ka­dar Os­man­lı dev­let adam­la­rı ve ta­rih­çi­le­ri im­pa­ra­tor­lu­ğun so­run­la­rı­na ıs­lah kav­ra­mı çer­çe­ve­sin­de yak­laş­mış­lar ve çö­züm­le­ri sis­te­min iç bün­ye­sin­de ve­ya geç­miş­te ara­mış­lar­dır. 19. yüz­yıl­da ise bu kav­ram ye­ri­ni Ba­tı’nın mo­del alın­dı­ğı bir “re­form” ha­re­ke­ti­ne bı­rak­mış­tır. Ka­bak­cı ve Ada­dağ’a gö­re Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu’nun son as­rı­na ve Cum­hu­ri­yet’in ilk yıl­la­rı­na dam­ga­sı­nı vu­ran, top­lum­sal ve si­ya­sal de­ği­şim ama­cı­nı an­la­tan kav­ram­la­rın sa­yı­sı azım­san­ma­ya­cak ka­dar faz­la­dır: Is­lah, tan­zi­mat, re­form, te­rak­ki/iler­le­me, ev­rim, ih­ti­lal, in­kı­lap, dev­rim vs. An­cak, ıs­lah­tan dev­ri­me uza­nan bu ke­li­me gru­bu­na eş­lik eden bir di­ğer grup da ni­zam/dü­zen, in­ti­zam, it­ti­hat/bir­lik, ahenk/uyum, aheng-i it­ti­hat, sü­rek­li­lik vs. kav­ram­la­rı­dır. Her ne ka­dar çok ge­niş bir an­lam ara­lı­ğı­na sa­hip ol­sa da her iki ke­li­me gru­bu­nun te­mel bi­le­şe­ni “de­ği­şim” fik­ri­dir. Baş­ka bir ifa­dey­le de­ği­şim kav­ra­mı fark­lı an­lam bü­tün­lük­le­ri olan tüm bu ke­li­me­le­rin üst baş­lı­ğı gi­bi­dir. Di­ğer ta­raf­tan, bu üst baş­lı­ğın al­tı­na yer­leş­ti­ri­len ve bir ara­da dü­şü­nü­len kav­ram­lar ge­ne bir sen­tez ara­yı­şı­nı yan­sı­tır ni­te­lik­te­dir. Ör­ne­ğin “dev­rim” ve “dü­zen” gi­bi ilk ba­kış­ta zıt an­lam­lar­da ol­duk­la­rı dü­şü­nü­le­cek iki kav­ram bir­bir­le­ri­ni ta­mam­la­ya­cak şe­kil­de de­ği­şim ama­cı­nın vaz­ge­çil­mez par­ça­la­rı ola­rak kul­la­nı­lır. Bu du­rum, Os­man­lı dü­şün dün­ya­sı­na hâ­kim olan si­ya­sal mu­ha­fa­za­kâr­lı­ğın yan­sı­ma­sı­dır. De­ği­şim ted­ri­ci şe­kil­de, ya­ni aşa­ma aşa­ma, ya­vaş ya­vaş ger­çek­leş­me­li­dir. Dev­rim gi­bi şid­det­li ve ani de­ği­şim, an­cak de­ği­şim ama­cı­na ulaş­mak için bir araç ola­bi­lir ve eğer dev­rim ger­çek­le­şir­se top­lum­sal dü­zen mut­la­ka ko­run­ma­lı, ge­le­nek­ler­le uyum­lu ha­re­ket edil­me­li­dir. Kur­tu­luş Sa­va­şı’nın ba­şa­rıy­la so­nuç­lan­ma­sı son­ra­sın­da bu ted­ri­ci yak­la­şım eleş­ti­ri­lir. Fa­kat bu dö­nem­de de ön­ce­ki dö­nem­ler­de ol­du­ğu gi­bi “ko­ru­ma iç­gü­dü­sü” güç­lü­dür. An­cak bu se­fer ko­run­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­lan geç­miş de­ğil, ge­le­cek­tir. Bu­gü­nün ka­za­nım­la­rı ge­le­ce­ğe ta­şın­ma­lı ve ko­run­ma­lı­dır. Bu çer­çe­ve­de, de­ği­şim fik­ri­nin bu dö­nem­de­ki anah­tar ke­li­me­si olan in­kı­lap­çı­lık/dev­rim­ci­lik il­ke­si bi­ri mu­ha­fa­za et­me­ye di­ğe­ri iler­le­me­ye im­kan ta­nı­yan iki iş­le­vi ba­rın­dı­rır. Ka­bak­cı ve Ada­dağ’a gö­re iler­le­me­ci­lik ta­bi­ri­ni sa­de­ce Cum­hu­ri­yet dö­ne­mi­ni ta­nım­la­mak için de­ğil Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu’nun son dö­ne­min­den iti­ba­ren tüm sü­re­ci ifa­de et­mek için kul­lan­mak yan­lış ol­ma­ya­cak­tır. Zi­ra, 19. yüz­yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­dan iti­ba­ren de­ği­şi­min na­sıl ger­çek­leş­ti­ri­le­ce­ği­ne da­ir fark­lı yak­la­şım­lar ol­sa da bir kav­ram tüm dö­nem­le­rin or­tak pay­da­sı­nı oluş­tu­rur: iler­le­me. Genç Os­man­lı­lar, Jön Türk­ler ve Ke­ma­list­ler şek­lin­de grup­lan­dı­rı­la­bi­le­cek üç ku­şak için de iler­le­me te­mel he­def­tir. İlk grup bu kav­ra­mı Os­man­lı dün­ya­sın­da kul­la­nı­ma so­kar; mu­ha­fa­za­kar bir ak­ti­vizm be­nim­se­yen ikin­ci gru­bun slo­ga­nı dü­zen ve bir­lik için­de iler­le­me­dir; top­lum­sal ve si­ya­sal de­ği­şim ko­nu­sun­da da­ha ra­di­kal bir yol be­nim­se­yen üçün­cü grup ise iler­le­me yo­lun­da­ki he­de­fi, “mua­sır me­de­ni­yet se­vi­ye­si” ola­rak be­lir­ler.

Gün­han Bö­rek­çi’nin “İn­kı­râ­zın Eşi­ğin­de Bir Ha­ne­dan: II­I. Meh­med, I. Ah­med, I. Mus­ta­fa ve 17. Yüz­yıl Os­man­lı Si­ya­sî Kri­zi” baş­lık­lı ya­zı­sı ise 1602-1604 yıl­la­rı ara­sın­da İs­tan­bul’da gö­rev yap­mış Ve­ne­dik bal­yo­su Fran­ces­co Con­ta­ri­ni’nin yaz­dı­ğı ba­zı ra­por­la­rı, er­ken 17. yüz­yıl Os­man­lı ha­ne­dan ve si­ya­sî kri­zi bağ­la­mın­da in­ce­le­mek­te­dir. He­nüz ya­yın­lan­ma­mış olan bu ra­por­lar ti­tiz­lik­le in­ce­le­yen Bö­rek­çi, bu sa­ye­de Sul­tan II­I. Meh­med, oğul­la­rı I. Ah­med ile I. Mus­ta­fa ve bu sul­tan­la­rın an­ne­le­ri hak­kın­da önem­li bil­gi­le­re ulaş­tı­ğı gi­bi I. Ah­med’in sal­ta­na­tı­nın he­men ba­şın­da Os­man­lı ha­ne­da­nı­nın cid­di bir in­kı­râz teh­li­ke­si at­lat­tı­ğı ger­çe­ği­ni gün yü­zü­ne çı­kar­mak­ta­dır. Bö­rek­çi’ye gö­re II­I. Meh­med’in sal­ta­na­tı­nın son yı­lın­da ya­şa­nan si­pa­hi is­ya­nı ve Şeh­za­de Mah­mud va­ka­sı ile I. Ah­med dö­ne­mi­nin ilk ay­la­rın­da at­la­tı­lan in­kı­râz teh­li­ke­si, ya­rat­tı­ğı si­ya­sî di­na­mik­ler ve so­run­lar açı­sın­dan, bil­has­sa I. Ah­med ve ha­ne­dan ai­le­si üze­rin­de­ki et­ki­le­ri­ni da­ha uzun bir sü­re sür­dür­müş ol­ma­lı­dır. Bu çer­çe­ve­de I. Ah­med’in kar­de­şi Mus­ta­fa’yı ne­den sal­ta­na­tı bo­yun­ca ıs­rar­la ha­yat­ta tut­tu­ğu­na da­ir ba­zı önem­li ipuç­la­rı­na ula­şı­la­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nen Bö­rek­çi, her şey­den ön­ce, I. Ah­med tah­ta geç­ti­ğin­de he­nüz çok kü­çük yaş­ta olan Şeh­za­de Mus­ta­fa’nın ağa­be­yi­nin sal­ta­na­tı­na kar­şı ger­çek bir al­ter­na­tif ola­rak dü­şü­nül­me­si­nin uzun bir sü­re­li­ği­ne söz­ko­nu­su ola­ma­ya­ca­ğı­nı be­lirt­mek­te­dir. Da­ha önem­li­si, Sul­tan Ah­med’in 1604, 1605, 1611 ve 1612 yıl­la­rın­da doğ­muş ilk dört şeh­za­de­sin­den (sı­ra­sıy­la, Os­man, Meh­med, Se­lim ve Mu­rad), Se­lim be­bek­ken ay­nı yıl için­de öl­müş, di­ğer­le­ri ise ba­ba­la­rı ve­fat ede­ne ka­dar bir has­ta­lık ya da ka­za ese­ri öl­me teh­li­ke­si­ni tam ma­na­sıy­la ge­çiş­ti­re­bi­le­cek ya da da­ha az risk­li sa­yı­la­bi­le­cek bir yaş se­vi­ye­si­ne ulaş­ma­mış­tı. Ha­ne­dan ve sul­tan üze­rin­de oluş­muş bu cid­di bas­kı yü­zün­den, I. Ah­med’in 1612’den son­ra bir sü­re da­ha ço­cuk yap­ma­ya de­vam et­me­si ve ola­bil­di­ğin­ce faz­la şeh­za­de sa­hi­bi ol­ma­sı, Bö­rek­çi’ye gö­re, sul­tan ve ha­ne­dan açı­sın­dan her tür­lü ih­ti­ma­le kar­şı alı­na­bi­le­cek en ma­kul ted­bir ola­rak dü­şü­nül­müş­tü. Bö­rek­çi, 17. yüz­yı­lın ilk çey­re­ğin­de or­ta­ya çı­kan ve hem I. Ah­med’i hem de Os­man­lı ha­ne­da­nı­nı o za­man ka­dar ya­şa­ma­dı­ğı ka­dar ani­den et­ki­si al­tı­na al­mış in­kı­râz teh­li­ke­si­nin, bil­has­sa bu yıl­lar için­de ha­ne­dan­da­ki bü­tün er­kek üye­le­rin yaş­la­rı göz önü­ne alın­dı­ğın­da, I. Ah­med’in kar­de­şi Mus­ta­fa’yı idam et­tir­me­me ka­ra­rı­nı be­lir­li bir dü­zey­de et­ki­le­miş ol­du­ğu­nu ile­ri sür­mek­te­dir. Bö­rek­çi’nin ma­ka­le­si, Os­man­lı ta­ri­hi­nin nis­pe­ten az ça­lı­şıl­mış bir dö­ne­mi­ne tut­tu­ğu ışık ya­nın­da Os­man­lı ta­rih­ya­zı­mın­da Ve­ne­dik ar­şiv kay­nak­la­rı­nın ne ka­dar önem­li bir ye­re sa­hip ol­du­ğu­nu vu­ku­fi­yet­li bir şe­kil­de gös­ter­me­si ba­kı­mın­dan da şim­di­den li­te­ra­tür­de önem­li bir ye­re sa­hip ol­ma­ya aday gö­zük­mek­te­dir.

“17. Yüz­yıl Son­la­rın­da Mu­ha­lif Bir Me­tin: Mu­ham­med b. Ham­za el-Ay­dı­nî’nin Bey‘u’l-Îne Ri­sa­le­si” baş­lı­ğı­nı ta­şı­yan üçün­cü ça­lış­ma Sü­ley­man Ka­ya’ya ait. Ka­ya, ma­ka­le­de, Müs­lü­man top­lum­lar­da ha­ram olan fa­iz­den sa­kın­mak üze­re ge­liş­ti­ril­miş bir hi­le-i şer‘iy­ye ola­rak de­ğer­len­di­ri­len bey‘u’l-îne ak­di ya da Os­man­lı­ca ifa­dey­le mu­ame­le-i şer‘iy­ye­nin ma­hi­ye­ti­ne da­ir tah­lil­le­rin­den son­ra Os­man­lı ule­ma­sı­nın, özel­lik­le şey­hü­lis­lam­la­rın ce­vaz ver­di­ği bu ak­de mu­ha­lif bir is­min, Mu­ham­med b. Ham­za el-Ay­dı­nî’nin bey‘u’l-îne ri­sa­le­si­ne in­ce­li­yor. Ka­ya’nın ça­lış­ma­sı, Ay­dı­nî’nin he­nüz ya­yın­lan­ma­mış ri­sa­le­si­nin ter­cü­me­siy­le da­ha da zen­gin­le­şi­yor.

Ab­dul­ha­mit Kır­mı­zı’nın ya­zı­sı ise Meş­ru­ti­yet’in Os­man­lı coğ­raf­ya­sın­da ikin­ci de­fa ila­nı­nın yü­zün­cü yı­lı mü­na­se­be­tiy­le ya­yın­la­dı­ğı­mız iki sa­yı­ya bir zeyl ni­te­li­ğin­de: “Ha­lep-Ko­so­va Hat­tı, 1909: Ar­na­vut­luk’ta Meş­ru­ti­ye­te Kar­şı Bir İs­yan Te­şeb­bü­sü”. Kır­mı­zı’nın Os­man­lı ar­şiv bel­ge­le­ri­ne da­ya­na­rak ha­zır­la­dı­ğı ma­ka­le hem si­ya­sî hem de sos­yal ta­ri­he ışık tu­tan ve­ri­ler içe­ri­yor: Mart 1909’da Ha­lep’te gö­rev­li Bin­ba­şı Ya­ko­va­lı Rı­za Bey, ter­his olup mem­le­ke­ti­ne dö­ner­ken ken­di­si­ne uğ­ra­yan Priz­ren­li bir ere, Re­cep’e, bir to­mar ev­rak ve­rir ve bu pa­ke­ti oğ­lu­na ulaş­tır­ma­sı­nı is­ter. Bir ih­ba­rı de­ğer­len­di­ren zap­ti­ye­ler Re­cep’i mem­le­ke­ti­ne var­mak üze­rey­ken ya­ka­lar ve elin­de­ki pa­ke­ti ele ge­çi­rir­ler. Pa­ket­te Ha­lep ule­ma­sı­nın fet­va­la­rı ve Ya­ko­va­lı Rı­za Bey’in Ko­so­va vi­la­ye­tin­de­ki Ar­na­vut bey­le­ri­ni is­ya­na ça­ğı­ran mek­tup­la­rı var­dır. 31 Mart Va­ka­sı’na denk ge­len bu is­yan te­şeb­bü­sü ge­niş kap­sam­lı bir ko­vuş­tur­ma­ya ko­nu olur, bir­çok ki­şi tu­tuk­la­nıp ha­pis ve sür­gün edi­lir. Kır­mı­zı, mek­tup­lar­da ge­çen va­tan, mil­let, ka­nun, şe­ri­at ve hi­la­fet gi­bi kav­ram­la­rın bağ­lam­la­rı­nı de­ğer­len­dir­di­ği gi­bi ola­yın 31 Mart Va­ka­sı’yla iliş­ki­si­ni de sor­gu­lu­yor.

Bu sa­yı­nın be­şin­ci ya­zı­sı, “Ha­li­fe­nin Yok­lu­ğun­da Hi­la­fet Tar­tış­ma­la­rı: 150’lik Rı­za Tev­fik’in Am­man’dan Lon­dra’ya Gön­der­di­ği Bir Mek­tup Üze­ri­ne” baş­lı­ğıy­la Gül­te­kin Yıl­dız’ın. Hi­la­fet tar­tış­ma­la­rı­nın si­ya­sî ve fik­rî ar­ka pla­nı­na da­ir tah­lil­le­ri­nin ar­dın­dan Yıl­dız, İt­ti­had ve Te­rak­ki Ce­mi­ye­ti ile yol­la­rı­nı ayı­ran li­be­ral ve se­kü­ler eği­lim­li Ba­tı­cı fi­kir ve si­ya­set adam­la­rın­dan bi­ri olan Rı­za Tev­fik’in hi­la­fet hak­kın­da­ki gö­rüş­le­ri­ni ir­de­li­yor. Ge­rek Meş­ru­ti­yet dev­rin­de ge­rek­se Tür­ki­ye’yi terk et­mek zo­run­da kal­dı­ğı 1922 son­ra­sın­da, Os­man­lı Hi­la­fe­ti hak­kın­da­ki ten­kit­le­ri­ni en kes­kin di­le ge­ti­ren­ler isim­ler­den bi­ri olan Rı­za Tev­fik Sev­res Ant­laş­ma­sı’na im­za koy­du­ğu ge­rek­çe­siy­le Cum­hu­ri­yet ida­re­sin­ce 150’lik­ler ara­sı­na alı­na­rak va­tan­daş­lık­tan da çı­ka­rıl­mış, sür­gün­de­ki ilk on yı­lın­da, İn­gi­liz hi­ma­ye­sin­de ve Şe­rif Hü­se­yin’in oğ­lu Emir Ab­dul­lah’ın ida­re­sin­de ku­ru­lan Şar­kü’l-Ür­dün Emir­li­ği’nde gö­rev yap­mış­tır. Gül­te­kin Yıl­dız ça­lış­ma­sın­da, Rı­za Tev­fik’in 1926 yı­lın­da Am­man’dan o es­na­da Lon­dra’da bu­lu­nan İn­gil­te­re’nin Ür­dün mas­la­hat­gü­za­rı Al­bay Henry Cox’a gön­der­di­ği ve bu­gü­ne ka­dar ya­yın­lan­ma­mış hu­su­sî mek­tu­bu çer­çe­ve­sin­de, geç Os­man­lı ve Os­man­lı son­ra­sı hi­la­fet tar­tış­ma­la­rı de­ğer­len­di­ri­yor.

Ar­zu M. Nur­do­ğan’ın “Ro­bert Ko­le­ji Mü­hen­dis­lik Oku­lu (1912)” baş­lık­lı ya­zı­sı­nın te­mel var­sa­yı­mı, Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu’nda açı­lan ya­ban­cı okul­la­rın bağ­lı bu­lun­duk­la­rı dev­le­tin di­li­ni, di­ni­ni ve kül­tü­rü­nü yay­dık­la­rı ve ül­ke­le­ri­nin em­per­ya­list ga­ye­le­ri­ne hiz­met et­tik­le­ri nok­ta­sın­dan ha­re­ket­le, bu okul­la­rın her yö­nüy­le ay­dın­lı­ğa ka­vuş­tu­rul­ma­sı­nın vaz­ge­çil­mez öne­mi ha­iz bu­lun­du­ğu­dur. Nur­do­ğan’a gö­re 18. yüz­yı­lın baş­la­rın­dan iti­ba­ren im­pa­ra­tor­lu­ğun çö­küş sü­re­ci­ne gir­me­si, Av­ru­pa tar­zın­da eği­tim­li, tek­nik bil­gi, be­ce­ri ve do­na­nım sa­hi­bi genç­le­re gi­de­rek da­ha faz­la ih­ti­yaç his­se­dil­me­si, bu sa­ha­da ba­zı cid­di adım­la­rın atıl­ma­sı­nı ka­çı­nıl­maz kıl­mış­tır. Ta­rih­sel yön­te­mi kul­la­na­rak ka­le­me al­dı­ğı araş­tır­ma­sın­da, Ro­bert Ko­lej’de açı­lan Mü­hen­dis­lik Oku­lu’nun im­pa­ra­tor­luk­ta­ki tek­nik bil­gi ve de­ne­yim bi­ri­ki­mi­ne kat­kı­la­rı­nın ni­te­li­ği­ni an­la­ma ça­ba­sı ser­gi­le­yen Nur­do­ğan, oku­lun fi­zi­kî şart­la­rın­dan, müf­re­da­tı­na ve ho­ca kad­ro­su­na ka­dar pek çok ko­nu­yu ti­tiz­lik­le in­ce­li­yor.

Bu sa­yı­da iki ki­tap ve bir sem­poz­yum de­ğer­len­dir­me­si­ne de yer ve­ri­yo­ruz: Hü­mey­ra Ka­ra­gö­zoğ­lu, Ne­bi Meh­di­yev’in Çağ­daş Din Fel­se­fe­sin­de Epis­te­mo­lo­jik Yak­la­şım­lar ve Tan­rı İnan­cı­nın Ras­yo­nel­li­ği baş­lık­lı ese­ri­ni, Ha­lil Ay­dı­nalp ise Ro­xan­ne L. Eu­ben’in Enemy in the Mir­ror: Is­la­mic Fun­da­men­ta­lism and the Li­mits of Mo­dern Ra­ti­ona­lism ad­lı ça­lış­ma­sı­nı de­ğer­len­di­ri­yor. Ş. Tu­fan Buz­pı­nar ise 22-25 Ha­zi­ran 2009’da Şam’da ger­çek­leş­ti­ri­len “Os­man­lı Dö­ne­min­de Ku­düs: Ulus­la­ra­ra­sı Kon­gre”nin ar­ka pla­nı­nı ve muh­te­va­sı­nı oku­yu­cu­lar­la pay­la­şı­yor.

Ge­le­cek sa­yı­da bu­luş­mak ümi­diy­le…

 

Dî­vân: Di­sip­lin­le­ra­ra­sı Ça­lış­ma­lar Der­gi­si



Yorum yazın

Yorum yapmak için giriş yapın.