XVII. yüzyılın başından itibaren belli aralıklarla, Osmanlı sultanını hedef alan, tahtın el değiştirmesine sebep olan ihtilal veya isyanlar gerçekleşti. Bahsedilen niteliklere sahip hareketlerden biri olan 1730 Patrona İsyanı, bu makalenin mevzusudur. İsyan; Osmanlı siyasi yapısında var olan muhalefet geleneğini taşıyıp taşımadığı, isyancıların hususi vasıfları ve dayandıkları kesimler, sultanı-iktidarı tehdide getirdiği yeni özellikler bakımlarından incelendi. Yeniçeriliğin siyasi ve toplumsal yapıda muhalefet-iktidar tesisi bakımından temel güç haline gelmesinin kapıkulluktaki dönüşümle bağlantısı kurulmaya çalışıldı. Sultan III. Ahmed ve sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın uzun iktidarının, Osmanlı toplumu ve siyasi hayatında isyan veya ihtilal hareketlerini meşru kılan şartlara sahip olduğundan sebeplerle bağlı olmayan alt sınıf küçük bir asker grubunun öncülüğündeki isyancılar tarafından yıkıldığı tespiti yapıldı. Çalışmada literatüre hâkim olan düşüncenin aksine isyanın payitahttaki herhangi bir kurumsal güç merkezine dayanmadan tertipsizce çıkarıldığı, bu vasıflarından dolayı isyancıların kontrolden çıktıkları ancak yine bu vasıfları sebebiyle kolay şekilde ortadan kaldırıldıkları kanaatine varıldı. Geçici şekilde bastırılmakla beraber isyanın daha önce şekillenen toplumsal yapının iktidar karşıtlığına dönüşmesi için bir kırılma olduğu, yeni gelişen şartlarda tahta olan tehdidin canlı kaldığı ve XVIII. yüzyıl sonu itibariyle mücadelenin taşraya da taşındığı neticesi elde edildi.
Abdulkasım Gül