Liberal Komüniteryanizmde İnsan, Toplum ve Devlet
Liberal komüniteryanizm, kendi duruşunu, yalnızca liberalizm ve komüniteryanizmin değil, aynı zamanda komüniteryan teorinin diğer şubeleri arasında da var olan uzlaşma ve çatışma noktalarını göz önünde bulundurarak geliştirir. Liberalizm ile komüniteryanizmi uzlaştırmak hedefiyle yola çıkan liberal komüniteryanizm, bu teoriler arasında var olan gerilimlerin nasıl aşılabileceğine dair ahlak-merkezli bir yaklaşım tarzı ortaya koyar. Bu süreçte o, bireyin, toplumun ve toplumsal kurumların ahlaki gelişimine engel olan etkenlerin nasıl gün yüzüne çıkartılıp tedavi edilebileceği ve farklı toplumsal kesimler arasında karşılıklı alışveriş ve işbirliği esasına dayalı bir ilişkinin kurulabilmesi için gerekli olan içtimai ve siyasi altyapının nasıl hazırlanabileceği sorularını yaptığı analiz ve tekliflerin merkezine yerleştirir.
Bu makale, liberal komüniteryanizmin insan, toplum ve devlet tasavvurunu ana hatlarıyla ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Liberal komüniteryanizme göre, kişinin kararlarının değerli kabul edilmesi ve bunlara saygı gösterilmesi,
bu kararların, kendisinin ve toplumun ahlaki gelişimine katkıda bulunuyor olması şartına bağlıdır. Böyle bir katkının olabilmesi için ise, kişinin kararını, insan hayatının temel değerleri olan özgürlük, akıl, ben-idrakine uygunluk ve sorumluluk değerleri arasında makul bir dengenin nasıl kurulabileceğine dair bir muhasebe sürecinin neticesinde almış olması gerekir.
Liberal-komüniteryan düşüncenin kurucularından olan Philip Selznicke göre, sağlıklı bir toplum düşüncesinin ortaya çıkabilmesi ve toplumsal bütünlüğün sağlanabilmesi şu şartların gerçekleşmesine bağlıdır: (1) Aidiyet çevrelerini ve toplumu bir arada tutan temel değerler (tarihsellik, kimlik, karşılıklı bağlılık, çoğulculuk, irade özgürlüğü, katılım ve bütünlük) arasında makul bir dengenin kurulması. (2) Toplumsal hayata ve düşünceye rengini veren, aralarında sürekli bir gerilim ilişkisinin var olduğu ve eksik katılım-tam katılım, yerellik-evrensellik, medenilik-sadakat, geleneksel ahlak-eleştirel ahlak kutuplarından birisini merkeze alan anlayış tarzlarının birbirleriyle dengelenmesi.
Liberal komüniteryanizme göre devlet, toplumsal yapıya uygun bir siyaset tarzı geliştirebilmek için, toplumda temsil edilen farklı aidiyetler arasındaki dağılımı göz önünde bulundurmalı ve fakat her türlü aidiyeti bizatihi değerli olarak kabul etmelidir. Devletin, eşitlik ilkesini zedelemeyecek şekilde insanların ve toplumsal kesimlerin hayatlarını inanç ve değerleri doğrultusunda sürdürebilmeleri noktasında onlara yardımcı olması gerekir.
İyi niyetli tarafsızlık ilkesi, din ile devletin arasında sağlıklı bir ilişkinin nasıl kurulabileceği konusunda katı ayrılık ilkesine nisbetle daha makul çözümler sunar. Fakat bu ilke de din ile devletin birbirleri ile sağladıkları yakınlaşmanın devletin tarafsızlığı ve sekülerliği ilkelerini ihlal etmemesi gerektiğini söyler.
Makalede, liberal-komüniteryanizmin bu bahislere dair yaklaşım tarzının kendine özgü yönleri, komüniteryanizmin devletçi, muhafazakâr ve evrenselci şubeleri ile ve yeri geldikçe de hak-merkezli, mükemmeliyetçi ve siyasal liberalizmle karşılaştırmalar yapmak suretiyle ortaya konulmaktadır. Böylelikle liberal ve komüniteryan teorilerin hem kendi içlerindeki hem de birbirleri arasındaki çatışma ve uzlaşma noktalarından bazılarına işaret edilmektir. Ayrıca Almanya, Amerika ve Fransada cereyan eden bazı siyasi ve hukuki tartışmalardan örnekler getirmek suretiyle Batı bağlamında liberal-komüniteryan düşüncenin nerede durduğu da somutlaştırılmaya çalışılmaktır.
Makalenin sonuç kısmında, günümüzde Türkiyede liberalizm hakkında yürütülen tartışmaların kısa bir değerlendirmesi yapıldıktan sonra, liberal-komüniteryan yaklaşım tarzının bu tartışmaları nasıl zenginleştirebileceğine işaret edilmektedir.
Muhammed İkbal İMAMOĞLU
Yorum yazın
Yorum yapmak için giriş yapın.