42

Makaleler

ERKEN DÖNEM İSLAM TARİHİ’NDE İLİM MERKEZLERİ VE ULEMA HAREKETLİLİĞİNİN TESPİTİ ÜZERİNE METODOLOJİK BİR ARAYIŞ: NİSBELER

Erken dönem İslami ilim merkezlerinin ve bu merkezler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi, genelde İslami ilimler tarihindeki, özelde de hadis tarihindeki pek çok boşluğun giderilmesini sağlayacaktır. Ancak, ulema hareketliliğinin mahiyeti, siyasi erkin davranışları ile farklı merkezlerin yükselişi ve düşüşü arasındaki ilişkileri incelemek için hangi kaynaklardan ne şekilde istifade edilebileceğine dair mevcut literatürde yaygın olarak takip edilen bir metot yoktur. Bu makale ulema hakkında biyografik malumatı ihtiva eden târîh, tabakât ve ricâl türündeki eserlerde standart bir bilgi türü olarak kaydedilen ve ele alınan şahsın ailevi veya kabilevi durumunun yanı sıra; meslek, mezhep ve meşrebi hakkında da bilgi verebilen nisbelerin erken dönem İslami ilim merkezlerinin ve bunlar arasında ulema hareketlerinin mahiyeti ve yönünün tespitine dair bir araştırmaya veri sağlayabileceğini öne sürmektedir. Nisbelerin bu tarz kullanımının imkanına dair metodolojik bir tartışmadan sonra, bir Sünni ve bir Şii hadis isnadında yer alan isimlerdeki nisbelerin analizi yapılarak erken Sünni ve Şii ilim merkezleri, ulema hareketliliğinin yönü ve güzergahları hakkında birtakım tespitlerde bulunulmuştur.

XIV.–XV. ASIR HASANKEYF’İNDE BİR MÜZİKOLOJİ RİSALESİ: MUZAFFER HASKEFİ’NİN el-KEŞŞÂF FÎ ‘İLMİ’L-ENGÂM ADLI ESERİ

Bu makale, XIV. asrın sonlarında ve XV. asrın ilk yarısında Hasankeyf Eyyübileri’nin hâkim olduğu bölgede yaşayan Muzaffer Haskefi’nin kaleme aldığı el-Keşşâf fî ‘ilmi’l-engâm adlı eserinin klasik musiki nazariyatı içindeki yerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Onun müzik teorisi, selefi ve çağdaşı olan nazariyatçılardan Safiyyüddin Urmevi (ö. 693/1294), İbn Kurr (ö. 759/1357), Şemseddin Saydâvi ve Cemaleddin Mardini’yle (ö. 809/1406) irtibatlı bir çerçevede gelişmiştir. İlişkide olduğu söz konusu isimlerden farklı olarak Haskefi, makamların oluşumunda, mahiyeti yeterince aydınlatılmamış olan ve kendisinin beyt adını verdiği yapıların rol aldığını belirtmektedir. Ayrıca kendisine has üslubuyla bazı makamların seyirlerini de vermektedir. Haskefi’nin eserinin müzik felsefesine ayrılan son kısmında dikkat çekici bir diğer husus da müziğin etkisine ilişkin tasavvuf referanslı açıklamalarıdır. Eserinde ritim bahsine yer vermeyen Haskefi; aralıklar, aralıklar arası nispetler, uyumlu-uyumsuz aralıklar gibi musiki nazariyatının temelini teşkil eden bahislere de değinmemiştir.

Muhammet Fatih KILIÇ Muhammed Aydın
ASKERÎ DEVRİM KURAMI VE XVI. YÜZYIL OSMANLI KALE KUŞATMALARI

XVI. yüzyılda başlayan bazı askerî yenilik ve değişimleri merkeze alan Askerî Devrim Kuramı, Batı dünyasının yükselen bir güç olarak ortaya çıkışını açıklamaya çalışmaktadır. Bazı araştırmacılara göre, bu kuram dikkatlice incelendiğinde Osmanlı İmparatorluğu’nun “gerileme ve çökmesinin” temel sebeplerini de ortaya koymaktadır. Ancak, geniş tarihsel bir dilim içermesi ve aşırı genellemeci bir yaklaşıma sahip olması gibi bazı yönleri çokça eleştirilmiştir. Bu çalışma zikredilen kuramın ana unsurlarından birini, XVI. yüzyıl Osmanlı dünyası özelinde sorgulamaktadır. Söz konusu kurama göre, bir bölgede askerî devrimin yaşanıp yaşanmadığının temel göstergesi İtalyan tarzı (trace italienne) kalelerin varlığıdır. Bunların inşasının başlaması ve giderek çoğalması, kuşatma savaşlarının çok uzun sürelere yayılmasına sebep olmuştur. Fakat bu makalede, XVI. yüzyıl Osmanlı kale kuşatmalarına dair yapılan detaylı analizin sonucunda İtalyan tarzı kalelerin yaygınlaşmasının kuşatma sürelerine anlamlı bir etki yapmadığı tespit edilmiştir. İncelenen yüzyılda, Osmanlıların öteden beri kullandıkları lağım kazma, hendeklere toprak doldurma ve kuleler inşa ederek kalenin içini ateşe verme gibi bir dizi kuşatma tekniği karşısında İtalyan tarzı kaleler ciddi bir direnç gösterememiştir. Yapılan çalışmada her bir kale kuşatmasını, diğer kuşatmaları da göz önünde tutarak, kendi jeopolitiği içerisinde değerlendirmenin daha doğru bir yaklaşım olduğu savunulmaktadır. 

Veysel Göger
LİBERAL NÖTRLÜK MÜMKÜN MÜ, GEREKLİ Mİ?

Bu makale liberal siyaset düşüncesi içinde önemli bir yer işgal eden liberal nötrlük literatürünün temel tartışmalarını aktarmakta ve bu literatürün eleştirel bir değerlendirmesini yapmaktadır. Makalenin temel tezleri şunlardır: İlk olarak, makale liberal teorisyenlerin nötrlüğü gerekçelendirmek için ikna edici argümanlar ileri süremediklerini belirtmektedir. İkinci olarak, makale liberal nötrlük teorisyenlerinin nötrlüğün mümkün olduğunu ispat etmeye çalışırken önemli istisnalar yaptıklarını ve bu istisnaların teorilerinin geçerliliğine ciddi şüphe düşürdüğünü ifade etmektedir. Üçüncü olarak, makale liberal devletin amaç ve gerekçelerinde nötrlük iddia etmesinin oluşturduğu sorunlara dikkat çekmektedir. Dördüncü olarak, makale nötrlüğün dereceleri gibi bir kavramdan bahsedilip bahsedilemeyeceğini tartışmakta ve böyle bir kavramın kullanılmasındaki sorunlara dikkat çekmektedir. Son olarak, mümkün olup olmaması bir yana, makale liberal nötrlüğün idealize edilmesinin de liberalizm ve diğer dünya görüşleri için oluşturacağı sorunlara işaret etmektedir. Genel olarak, liberalizmin, değer farklılıklarıyla tanımlanan bir dünyada kendisini nötrlük üzerinden meşrulaştıramayacağını vurgulayan makale, liberalizmin kaçınılmaz olarak sekteryen bir dünya görüşü olduğunu göstermekte ve liberalizmin dışlayıcılıklarının ve sınırlarının altını çizmektedir.

Ömer Taşgetiren

Kitap Değerlendirmeleri